2021-2022 ADLİ YIL AÇILIŞINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
BASINA VE KAMUOYUNA

Bugün 2021-2022 adli yıla başlamanın ilk günü, aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış günü. Yeryüzünün her karışında barışın egemen olması dileğiyle herkesin Dünya Barış Gününü kutladığımızı ifade etmek isteriz.
Güçlü ve gelişmiş bir demokrasinin yolu sağlam hukuki sistemlerden geçer. Toplumları ayakta tutan en önemli şey adalet olgusudur. Adalet olgusu; yurttaş ile yaşadığı sistem arasındaki aidiyet bağını besleyen, güçlendiren özelliklere sahiptir. Adalet faaliyetini gerçekleştiren yargının bağımsız ve tarafsız olması sadece demokratik hukuk devletinin değil aynı zamanda adalete olan inancın da teminatıdır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşüren girişimler, emareler içinde bulunduğumuz hukuk sistemine hasar vermekle birlikte adalete olan inancı da zedelemektedir. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamayan yargının herkes için adaleti gerçekleştirme gibi bir iddiasından söz edilemez.
Geride bıraktığımız yıl, adalet sistemi açısından maalesef olumlu bir tablo oluşturamamıştır. Bağlayıcı olan Uluslararası mahkeme kararlarına uymamaktan tutun adliye kapılarında oluşan adalet çığlıklarına kadar, cezasızlık kültüründen tutun eşitsiz uygulamalara kadar somut yüzlerce örnek gösterilebilir.
Türkiye’de her hafta işlenen kadın cinayetleri yetmezmiş gibi bir de üstüne nefret saldırıları, doğa katliamları eklemlenmiş bulunmaktadır.
İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı mağdurlarda korunmasızlık hissi faillerde ise cesaret duygusu oluşturmuştur. Kadına yönelik şiddetin artmasının en önemli sebepleri etkin korunmama ve cezasızlık kültürüdür.
Yakın zamanda yaşadığımız ve bilançosu ağır olan doğal felaketler gerçekte doğal mı? Bu felaketleri tetikleyen unsurlar yok mudur? Unutmayalım! Doğaya yönelen her hamle yaşam hakkımıza yönelmiş bir hamledir. Doğaya yönelik tasarruflara ilişkin etkin bir yargısal süreç işletilmelidir.
İfade hürriyetine yönelik ağır kısıtlamalar ve suçlamalar ülke demokrasisini aşağıya çekmekten başkaca bir işe yaramamaktadır. Ağlamaktan gözlerinde görme kaybı oluşan Emine Şenyaşar’ın pasif itaatsizlik eylemine ilişkin tahammülsüzlük, ifade hürriyetine takılan pranganın sembolüdür.
Yıllar önce gerçekleştirilip herhangi bir soruşturmaya konu olmayan barışçıl ifade ve örgütlenme hakkı etkinliklerinin ağır cezalara konu olmasının şokunu üzerimizden atabilmiş değiliz.
Yer, kişi ve zaman belirtmek suretiyle tüm kamuoyuyla paylaşılan vahim iddiaların soruşturulmaması şokunu da üzerimizden atabilmiş değiliz.
Nefret saldırılarına yönelik etkisiz soruşturma hali, Konya ilinde büyük bir katliamın koşullarının oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Halk iradesini hiçe sayan, seçme ve seçilme gibi temel hakları ihlal eden kayyum uygulamaları, demokrasi ve hukuka olan inancı örselemeye devam etmektedir.
Yargının kurucu unsuru olan savunmanın kısıtlanmalara maruz kalması adalet faaliyetini sekteye uğratmaktadır. Son zamanlarda daha fazla açığa çıkan savunmasız bir yargı hayali, orta çağ karanlığını müjdelemekten başka bir içerik taşımamaktadır. Avukatların mesleki faaliyetlerinin kriminalize edilmeye çalışılması, yasal teminatlarının kullandırılmaması, aldıkları davayla özdeşleştirmeye yönelik bakış açısı, mesleki faaliyetlerinde saldırıya uğramaları, bu saldırılar karşısında uygulanan cezasızlık politikaları sadece avukatlara değil aynı zamanda adalet faaliyetine yönelmiş birer tehdittir.
Nitelikli bir avukatlık pratiği beklentisi hepimizin ortak arzusu ise son yıllardaki sınırsız avukat arzına yönelik ivedilikle tedbir alınmalıdır. Bu tedbir; sınav yüzdelik dilimi daraltılırken eş zamanda yeni hukuk fakülteleri açmak değildir. Avukatların akar kaynaklarının sürekli sınırlanmaya çalışılması, hukukçu olmayan meslek gruplarıyla avukata ait iş alanlarının paylaşılmaya çalışılması, ağır vergi-prim ödemeleri ve angarya sayılacak CMK ödemeleri karşısında genç avukatların umutlu olması için bir sebep bulunmamaktadır.
Avukatlar, yargısal diyalektiğin önemli bir parçasını oluşturmaktadırlar. Hak arama özgürlüğünün önemli taşıyıcısıdırlar. Hak arama hürriyeti herkes için yaşamsal bir ihtiyaçtır. Savunmaya tarihsel birikim ve bilgi ışığında bakılmalıdır.
Bu itibarla; Kadınların ve çocukların güven içerisinde özgürce yaşadığı, doğanın etkin bir şekilde korunduğu, şiddeti araçsallaştırmayan rahatsız edici ifadelere dahi yaşam şansının tanındığı, farklı kimlik ve kültürlere tahammül edildiği, insan ve diğer tüm canlıların haklarına saygı duyulduğu, evrensel hukuk ilkelerine bağlı demokratik hukuk devleti özlemiyle yeni adli yılın tüm topluma demokrasi, adalet ve özgürlük getirmesini diliyoruz.

MUŞ BAROSU