BASIN AÇIKLAMASI

BASINA VE KAMUOYUNA

                        29.05.2019 tarihinde İstanbul Anadolu İş Mahkemesi’nde meslektaşımız Av. Tuğçe ÇETİN’e karşı hâkim kürsüsünden yöneltilen cinsel tacizi üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. Duruşma esnasında davacı vekili olan meslektaşımıza karşı hâkim Mehmet YOYLU; meslektaşımızın eteğinin diz üstünden yaklaşık 15 cm yukarıda olduğunu, bu hali ile giyim kuşamının avukatlık kanunu giyim kuşamına aykırı olduğunu belirtmiş, bununla da yetinmeyip duruşma salonunda bekleyen diğer meslektaşlarımıza hitaben; meslektaşımızın giyim kuşamının avukatlık kanununa, örf ve adetlere  uygun olup olmadığını sormuştur. Hatta yazı işleri müdürünü çağırarak ona da sormuş yazı işleri müdürü de kısa olduğu cevabını vermiştir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi cep telefonu ile etek boyunun fotoğrafının çekilmesi ve Baro Başkanlığına bildirilmesini istemiştir.

Meslektaşımıza karşı yapılan bu tavır TCK kapsamında “ Cinsel Saldırı ve Hakaret” suçlarını oluşturmakta olup, bu husus meslektaşımızın şahsında tüm avukatlara, tüm kadınlara ayrıca insan haklarına ve özgürlüklerine yapılmış bir saldırıdır. Yargılama makamında bulunan bir kişinin görevi avukatların kılık kıyafetine bakmak değil, önüne gelen dosyaları tarafsız bir şekilde inceleyerek kanunlara uygun kararlar vermektir. Oturduğu kürsüden görevini yapan bir avukatı izleyerek kendinde avukatın giyimine karışma hakkını gören bir hakimi kabul etmiyor ve asla saygı duymuyoruz. Nitekim söz konusu hâkimin daha önce de meslektaşlarımıza karşı  aşağılayıcı davranışları olmuş, Balıkesir barosundan bir meslektaşımıza karşı da  fiziki saldırıda bulunmuştur.  Böyle bir hâkimin yargılamanın bir parçası olmasını son derece yanlış bulduğumuzu ve bu şahsın derhal meslekten ihraç edilmesi gerektiğini bildiriyor ve Muş Barosu olarak bu olayı şiddetle kınıyoruz.

                        Diğer bir husus ise basında yer almış olan Zümrüt Apartmanı isimli kitapta yer alan pedofil davranışlar içeren anlatımlardır. Bu anlatımlar müstehcenlik suçunu oluşturduğu gibi, TCK 103 ve 104. maddelerde düzenlenen çocukların cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarını işlemeye de açıkça teşvik etmektedir. Kitabın yazarının ve yayınevi sahibinin kitabı basarak kamuoyuna sunması açık bir şekilde pedofil davranışların sergilenmesini oluşturmakta olup kitabı okuyan sapkın kişilerde merak uyandırmaya sebep olabileceği düşünüldüğünde çocuklar için ne kadar büyük bir tehlike oluşturacağı ortadadır. Bu sebeple pedofiliyi bu şekilde normalleştirip özendirir bir şekilde anlatan bu kitabın toplatılması ve sorumluların cezalandırılması gerekmektedir. Yargılama makamlarının her türlü istismara karşı çocukları koruyucu tedbirleri ivedilikle alması gerekmektedir. Bu husus çocukların geleceği ve kamu güvenliği açısından büyük önem arz etmektedir.

                        Üzücü olaylar maalesef bunlarla bitmiyor. Samsun’da ormanlık alanda cesedi parçalanmış bir şekilde bulunan Ecrin Kurnaz bir buçuk yaşında bir bebekti. Olayın şüphelisi,Ecrin bebeğin amcası olup bebek ona emanet edildikten sonra kayıp olduğu söylenmiş konuyla ilgili ‘şeytan kaçırmıştır, kurt kaçırmıştır’ gibi ifadeler kullanmıştır. Olayda çocuğun cinsel saldırıya uğradığı ve ardından ormanda canice öldürüldüğü iddiaları bulunmaktadır. Tacizin, tecavüzün her türlüsüne karşıyken küçücük bir çocuğa bu yapılanları asla kabul etmiyoruz. Bu olayın bir an önce aydınlatılması ve faillerin gerekli cezaları almaları gerekmektedir. Zira bu olay ne ilktir ne de son. Tecavüzlerin, ölümlerin artık durması gerekmekte, devletin bu minvalde koruyucu ve önleyici bazı tedbirleri alması gerekmektedir.

                        Kadına yönelik cinsel taciz, cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı fiillerinin işlenmesinde bireysel bir sapkınlık kadar, toplumdaki erkek egemen kavrayış ve uygulamalar ile bu kavrayış ve uygulamaların meşru görülmesi de sebep olmaktadır. Kadın ve çocuk düşmanı söylemler ve haklarına saldırılar sona ermelidir. Her yaşta ve her alanda toplumsal cinsiyet eğitimi yaygınlaştırılmalı, eğitim müfredatında zorunlu ders olarak yer almalıdır.Özellikle eğitimciler başta olmak üzere kamuda çocuklarla çalışan tüm bireylere cinsel istismarı önleme sorumluluğu üzerine eğitimler verilmelidir. İstismarı gerekli kurumlara bildirme yükümlülüğünün tüm toplumca benimsenmesi sağlanmalıdır.

                        Çocuklara yönelik cinsel istismar haberleri günden güne artarken bir yandan da buna karşı toplumsal mücadele ve sağduyu artmaktadır. Faillerin gerekli cezaları alması için, gerçek adalet için mücadele edilmelidir. Çocuklara yönelik her yerden gelen bu aleni şiddete karşı susmuyoruz. Sadece istismarcılara karşı değil; istismara neden olan koşullara, istismarı meşrulaştıranlara, istismarı öven ve özendirenlere, istismarcıları koruyanlara karşı da mücadeleyi yükseltiyoruz. Muş Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak yaşanan tüm bu olayları şiddetle kınadığımızı bildiriyoruz.