BASINA VE KAMUOYUNA
AÇLIK GREVLERİ VE ÖLÜM ORUÇLARI CİDDİ BİR AŞAMAYA ULAŞMIŞ OLUP YETKİLİLERİN BU DURUMU DİKKATE ALMALARI VE ACİLEN ÇARE BULMALARI GEREKMEKTEDİR. 
 
Türkiye genelinde açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlü sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Hâlihazırda bu sayı üç bini geçmiştir. Maalesef açlık grevinden ölüm orucuna geçenler de olmuştur. Bunun sonuçlarını tahmin etmek çok zor olmayıp can kaybı yaşanmadan yetkililerin sessizliğini bozması gerekmektedir.
 
Açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülerin ( taleplerinin ne olduğuna ve haklılığına bakılmaksızın ) seslerini duyurabilmek için yaşamlarını ortaya koymalari  karşısında herkesin “Yaşam Hakkı”nı en üstte tutarak değerlendirme yapması gerekmektedir. Bu noktada yetkililerin çözüm odaklı girişimlerde bulunması Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen insan haklarına saygılı, demokratik ve hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Yetkililer, kişilerin hukuka olan inancını güçlendirmeli ve temel hak ve özgürlüklerini önemsememeye dönük tavır ve tutumlardan kaçınmalıdır. Bir kimsenin talebini duyurabilmek için bedenini ortaya koyması hukuk devleti olma özelliğini taşıyan bir devlette az rastlanan bir durumdur. Hukuk devleti olma özelliği taşıyan bir devletin, bu tarz eylemlerin gerçekleşmesi halinde ise kayıtsız kalması düşünülemez.
 
Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi gereği “insan haklarını savunmak ve korumak” baroların görev ve sorumluluğundadır. Bu nedenle Muş Barosu olarak; yaşam hakkının her şeyin üstünde tutulması gerektiğini düşünüyor, açlık grevi ve ölüm oruçları daha ciddi bir aşamaya ulaşmadan kamuoyunuduyarlı olmaya ve yetkilileri hukuka uygun bir çözüm üretmeye davet ediyoruz. Muş Barosu olarak bu konuda sorumluluk almaya açık olduğumuzu belirtiyor, yetkililerin bir an önce bir adım atmasını bekliyoruz. 
 
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.  
 
Muş Barosu Başkanlığı