25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin baromuzun Kadın Hakları Komisyonu’nun açıklaması

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün sembolü olan Mirabel kardeşler Dominik Cumhuriyeti'ndeki diktatörlüğün yıkılmasında büyük rol oynamış ve haklı mücadelelerinin bedelini hayatlarıyla ödemişlerdir. Mirabel kız kardeşler, 25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyetinde, Rafeal Trujillo diktatörlüğüne karşı vermiş oldukları özgürlük mücadelesinde; diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz uğramış ve daha sonra sopalarla dövülerek vahşi bir şekilde katledilmişlerdir. Bununla da yetinmeyen diktatör yandaşları Mirabel kardeşleri uçurumdan aşağı atmış ve bu vahşet medyaya sadece araba kazası olarak yansıtılmıştır.

1960 yılında özgürlük ve eşit yaşam için verilen bu mücadele hala da devam etmektedir. 25 Kasım, insanlık tarihinde kadınlara yönelen; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete ve aile içi şiddete karşı duruşun ve dayanışmanın yıl dönümüdür.

Dünyada ve Türkiye`de kadınlara yönelik şiddet maalesef her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde kadınlar; yaşamın her alanında şiddete maruz kalmakta ve her yıl yüzlerce kadın şiddet nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Ve resmi olmayan rakamlara göre sadece 2019 yılının başından bu yana 390 kadın katledilmiştir.

Yine kadın cinayetlerine yönelik istatistiksel verilere baktığımızda cinayetlerin sayısı yıllara göre artış göstermiştir. Kadın cinayetlerine yönelik istatistikler çok ciddi bir sorunlar ile karşı karşıya olduğumuzu ve Kadına Yönelik Şiddet’e karşı daha etkin bir mücadele sürdürülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Tüm bu nedenlerle ülkemizin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın daha etkin uygulanması gerekmektedir. Cezaların daha caydırıcı olması ve şiddete karşı koruyucu ve önleyici tedbirler alınması gerekmektedir. Bu kapsamda şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınların tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalı ve bunun yanı sıra özel önlemler alınarak koruma altına alınmaları gerekmektedir.

Ayrıca yazılı ve görsel basında kadına yönelik şiddet ve tecavüz haberleri kamuoyuna aktarılırken doğru bir haber dili kullanılmalıdır. Çünkü zaman zaman adeta, şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiğinin sorgulandığına tanıklık etmekteyiz. Yine fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılmakta ve böylesi bir dil ile adeta meşrulaştırılmaktadır.

Sonuç olarak; kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, öncelikle devletin tüm kurumlarıyla sorumluluk üstlenmesi, ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşlarla işbirliği yaparak, yaşamsal öneme sahip bu sorunun ortadan kaldırılması için gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olacaktır.

Kadınlar; dünyanın yer yerinde hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda saldırıya maruz kalmakta ve sömürüye uğramaktadır. Ancak bizler toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı ve kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. 25.11.2019

Muş Barosu Kadın Hakları Komisyonu